Mayıs 2018 döneminde de yasalaşan 7143 sayılı Kanun’a göre matrah artırımında bulunan mükellefler, beş yıllık geçmiş süreçle ilgili (2013-2014-2015-2016-2017 yıllarına ait) gelir vergisi ve kurumlar vergisi matrahlarını, Gelir/Kurumlar, stopaj vergilerini, katma değer vergilerini kanunda öngörülen oranlarda artırarak, bu vergiler hakkında vergi cezası ödeneme riskinden kurtulma hakkını elde etmişlerdir.
Mükelleflere dilerlerse matrah artırımı ödemelerini nakit yapma yada ikişer aylık periyotlar ile taksitler halinde de ödeyebilme imkanı da verilmiştir.
Matrah artırımı sonrasında çok önemli iki önemli husus tartışma konusu olarak ortaya çıkmıştır. Aşağıda uygulamada tartışmaya başlanan bu iki durum makale konumuz olarak değerlendirilecektir.
1- Matrah Artırımı Mükellefi Ne Ölçüde Korumaya Almıştır?
Mükelleflerin genel kanaati ,matrah artırımında bulunanların ilgili yıllarla sınırlı olmak kaydı ile belirtilen vergi türlerinde vergi cezasına muhatap olmayacakları şeklindedir. Hatta maliye bakanlığı 2018 yılında mali barışla ilgili yaptığı tanıtımlar da da aynı vurguyu yapmıştır. Ama yapılan düzenleme ile ” 7143 sayılı Kanunun matrah artırımı ile ilgili 5. maddesine eklenen (13) numaralı bende göre matrah artırımından yararlananlar hakkında VUK Md. 367 kapsamında kaçakçılık suçu ile ilgili inceleme yapılabilecek” denilmiştir.
Buna bağlı olarak yapılacak incelemeler sonucunda düzenlenecek vergi tekniği raporu sonucu matrah veya vergi artırımında bulunulan dönemler ve vergiler için tarhiyat yapılmayacak fakat mükellef hakkında vergi suçu raporu düzenlenerek Cumhuriyet Savcılıklarına mükellef hakkında suç duyurusunda bulunulabilecektir.
Yukarda açıklanan bu durum, 7143 sayılı yasanın vergi barışı olarak kamuoyuna aktarılan amacıyla ters düşmektedir.Yapılan bu düzenleme ile mali barıştan söz etme imkanı ortadan kaldırılmaktadır.
Maliye bakanlığı 7143 sayılı yasa hakkında yaptığı tanıtımlarda “incelenmeme güvencesini” öne çıkararak ilgili yıllar ile ilgili mükellefleri matrah artırımından yararlanma yönünde teşvik etmiştir.
Yasaya son dakikada eklenen bend ile mali idare hem inceleme yetkisini elinde tutmuş hem de Cumhuriyet savcılığına bildirim imkanını devam ettirmiştir. Bu durumda matrah artırımı işleminin mantığına ters düşen bir durumun doğmasına sebep olmuştur.
Daha önce mali barış kapsamında yapılan düzenlemelerde inceleme istisnası
sadece naylon fatura düzenleyicileri ile defter, kayıt ve belgeleri yok edenler, defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar için geçerli iken 7143 sayılı kanundaki matrah artırımı düzenlemesinde genelleştirilmiştir.
Yapılan bu düzenleme ile eski af yasalarından yararlananlar daha şanslı olurken 7143 sayılı yasadan yararlananlar şanssız duruma düşmüştür.
Söz konusu düzenleme dolaylı olarak mükelleflere hizmet veren mali müşavirleri de etkileyecektir. Geçmiş dönemlerde yukarıda belirtildiği üzere naylon fatura düzenleyicileri dışında matrah artırımı yapan mükellefleri inceleme dışına aldığı için , bu mükelleflerin mali müşavirleri de üzerlerindeki sorumluluk riskinden kurtulmuş olmakta idi. Oysa yeni uygulama inceleme sonucu her ne kadar mükellefe mali vergi yükü getirmese de Cumhuriyet savcılığına sevk ve ceza davası sonucunu doğurmaktadır. Yapılacak bu inceleme neticesinde mali müşavire de yazılacak VTR ‘ye bağlı olarak disiplin kovuşturması geçirme riski getirecektir.
Daha özet bir ifade ile matrah artırımı yapılması bir ölçüde mükellefi koruyarak mali idare ile barıştırsa da meslek mensubunun Disiplin kovuşturması geçirmesini engellemeyecektir.
2- Matrah ve vergi artırımına ilişkin ödenecek tutarlar, süresinde ödenmediği takdirde uygulama nedir?
Matrah ve vergi artırımına ilişkin ödenecek tutarlar, süresinde ödenmediği takdirde vade tarihi 30 Eylül 2018 olarak kabul edilecek ve aylık % 1,40 oranında gecikme zammı ile birlikte takip ve tahsil edilecektir. Ancak bu durumda mükellefler matrah ve vergi artırımı yaptıkları dönemler için artırım hükümlerinden yararlanamayacaktır.
Matrah artırımı Ödemeleri ile ilgili bir diğer sıkıntıda mükelleflerin, taksit ödeme süresince bu vergi türleri ile ilgili verilen beyannameler üzerine tahakkuk eden bu vergileri çok zor durum olmaksızın her bir vergi türü itibarıyla bir takvim yılında ikiden fazla vadesinde ödememeleri ya da eksik ödemeleri hâlinde belirtilen madde hükümlerine göre yapılandırılan borçlarına ilişkin kalan taksitlerini ödeme haklarını kaybederler.” hükmünün yer almasıdır.
Belirtilen bu hükme göre ;7143 Sayılı Kanun ile Matrah Artırımı yapıp süresinde ödeme yapmayan/yapamayan mükellefler hem incelenebilecek hemde matrah artırımı nedeni ile vergi borcu hanelerine yazılan tutarlar terkin edilmediği gibi iptal tarihine kadar yaptığı ödemelerde mükellefe iade /mahsup konusu yapılmayacaktır.
7143 öncesi çıkarılan matrah artırımı içeren mali barış düzenlemelerinde matrah artırımı yapıp ödemesini düzenli yapamayan da vergi incelemesinden muaf tutulmakta ve daha fazla oranda gecikme zammı ödemekte idi. 7143 sayılı düzenlemede değişikliğe gidilmiştir.
Yapılan düzenleme ; (7143 sayılı Kanunun 5’inci maddesinin 4’üncü bendi) “Matrah ve vergi artırımının bu Kanunun yayım tarihini izleyen üçüncü ayın sonuna kadar bu maddede öngörülen şekilde yapılması, hesaplanan veya artırılan gelir, kurumlar ve katma değer vergilerinin, peşin veya ilk taksiti bu Kanunun 9’uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen sürede başlamak üzere ikişer aylık dönemler halinde azami altı eşit taksitte bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde ödenmesi şarttır. Bu vergilerin bu Kanunda belirtilen şekilde ödenmemesi hâlinde, 6183 sayılı Kanunun 51’inci maddesine göre gecikme zammıyla birlikte takip ve tahsiline devam olunur, ancak bu madde hükmünden yararlanılamaz.” şeklindedir.
Yapılan düzenleme ileride mali idare ile taksitleri aksadığı için incelenen ve vergi cezası alan mükellefleri mahkemelerde karşı karşıya getirecektir.
Maliyenin yukarıdaki metne dayanarak hem matrah artırımı ödemesini mükelleften alması hem de , ödeme aksatıldı diye mükellefi kapsam dışına çıkarıp , önceden yapılan ödemeleri iade etmediği gibi tahakkuk edip ödenmeyen kısmada gecikme faizi uygulamasının mahkemelerde mükellef lehine sonuçlar doğuracağı kanaatindeyim.
Mali idare, matrah artırımını ödemelerin aksamasına istinaden bozacak ise ödenen tutarları iade etmeli , ödenmeyen taksitleri terkin etmek sureti ile mükellefi matrah artırımı öncesi duruma geri döndürmelidir. Aksi matrah artırımına konu olan tüm tutarın devlete irad kaydı anlamına gelir ki bu durumun hukuki acıdan savunulması çok zordur.7143 öncesi yapılan matrah artımlarındaki gecikme faizinin iki kat uygulaması yerinde bir karar iken bu mantıktan dönülmesi sıkıntılı süreçlere sebep olacaktır.
Gelinen son noktada geçen süre zarfında birçok mükellef elde olmayan sebeplerle taksitlerini aksattığı için matrah artırımı ile kazandığı hakkı kaybetmiştir. Bu arada süreç içinde matrah artırımı dışındaki borçlarını yapılandıran ama taksitlerin bir kısmını ödeyemeyen ciddi bir mükellef sayısı da ortaya çıkmıştır. Yakın bir zamanda Vergi ve SGK prim borçlarını yapılandıran ancak haklarını kaybedenlere de yeni bir şans daha verileceği yönünde bir beklenti oluşmaktadır.
Matrah artırımının ödeme şartlarını yerine getirmediği için yukarıda belirtilen haklarını kaybeden ve bir çok hukuki soruna temel oluşturacak durumun oluşmaması için bu mükelleflere de ödemelerini yaparak haklarının devam edeceği yönünde bir hak daha verilmesi yerinde bir uygulama olacaktır.