Henüz sonuçları açıklanmamasına rağmen, bana göre 2014 yılında da en az bir önceki yılın %50 fazlası inceleme yapılmıştır.
Oturan ve her gecen gün gelişen Maliye Bakanlığının bu incelemelerinin 2015, 2016 yıllarında ve sonrasında artarak devam edeceğini, denetim ve inceleme sayısında büyük artış olacağını söylemek yanlış olmaz.
Vergi Denetim Kurulu’nda risk analizinin amacı, sınırlı zaman ve kaynakların en uygun düzeyde kullanılarak, denetim faaliyetlerinin verimliliğinin artırılmasını sağlamak, veri ambarında bulunan mevcut verilerin daha etkin bir şekilde analizlerde kullanılarak, işlevselliğini arttırmaktır. Risk analiz sistemi ile incelenecek mükelleflerin seçiminde öncelikli olarak, vergi kayıp ya da kaçağı riski yüksek olan mükelleflerin ve/veya sektörlerin belirlenmesi amaçlanmaktadır
Risk analiz sistemi nasıl çalışır?
Gelişen teknolojinin imkânları da iyi kullanıldığından, sistemle hangi mükelleflerin denetlenmesi gerektiğine yönelik gruplar veya sektörler rahatça saptanabilmektedir. Sadece bununla da kalınmayıp, risk alanları da rahatça belirlenmektedir. Bu çerçevede belirlenen risk alanlarındaki mükellefler objektif kriterler baz alınarak tespit edilmektedir.
Vergi Denetimlerinde Sadece Risk Analiz Sistemi mi Kullanılır?
Vergi Müfettişleri denetimlerini sadece risk analiz sistemi verilerine göre yapmamaktadır. Denetim yapılacak mükelleflerin yüzde 90’ının risk analiz sisteminin çıktılarına göre belirlenmesinin yanında;
· İhbar ve şikâyetler dikkate alınarak,
· Çapraz kontroller, teftiş, soruşturma ve incelemelerden çıkan sonuçlardan vergi incelemesine gidebildikleri gibi,
· Maliye bakanlığı ile bilgi alışverişi protokolü imzalayan kamu kurum ve kuruluşlarına intikal eden vergisel konular içeren hususlar da dikkate alınarak incelemeler yapılmaktadır.
Bu incelemelerden korkmalı ve ticaretten kaçmalı mıyız?
Bu soruyu soran birçok okurum olabilir. Ancak, yıllardır kayıt dışının Ülkemize zararlarını anlatırken, vergi mükelleflerimize de önerilerde bulunmaktaydım. Bunlardan bazılarını kısaca tekrarlayacak olursam;
· Ülkemizde her zaman vergi veren mükellefin güçlü olması, işini büyütmesi ve kar etmesi, Devletin arzuladığı bir gerçektir. Çünkü, sanayici, ticaret erbabı kar ediyorsa, bu Ülkemiz için daha fazla istihdam, daha fazla yatırım demektir.
· İşini iyi, doğru yapan, sorumluluklarını tam anlamıyla yerine getiren, kayıt dışından uzak duran, muhasebesini doğru yürüten hiç bir mükellefin denetimden korkmaması gerekir.
Sonuç olarak, vergi idaresinde yapılan tüm çalışmaların kayıt dışı ile mücadeleyi destekleyen, mükellef- idare ilişkisini kolaylaştıran ve vergi idaresini sorun değil, çözüm merkezi yapma çalışmaları olduğunu görmekteyiz. Yine görüyoruz ki, artık eski vergi idaresi yok, teknolojiyi, bilgiyi kullanan, iletişim ağı genişlemiş kontrol mekanizmaları sıkılaştırılmış yeni bir vergi idaresi, Türkiye’nin en hızlı değişen ve gelişen kurumu olmuştur. Bu değişim, ticaret yapan firmalarımız ve onların yönetici ve patronlarınca da görülmelidir.
Şirketlerin kayıt dışından uzaklaşarak, ödemelerini bankalardan yapması, Mali Müşavirlerini artık bir muhasebeci gibi değil, bir danışman gibi görmesi gerekmektedir. Mali Müşavirlerimiz de şirketlerinde risk analiz rasyolarını dikkatle inceleyip, gerekli önlemleri almalılar. Ancak, şirket yönetici ve patronları bununla da kalmayıp, aralıklarla firmalarını her an denetime girecekmiş gibi üçüncü bir göze de inceleterek, eksik ve hatalarını tamamlamalıdırlar.